Dergimizin üçüncü sayısının hazırlıkları esnasında ortaya çıkan ve bütün Türkiye’yi saran orman yangınlarında zarar gören vatandaşlarımıza ve ülkemize geçmiş olsun dileklerimizi iletirken hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Bu elim olayda payı olan, insan sıfatını yitirmiş tüm cani ruhları ve bunların arkasında olan şer odaklarını lanetliyoruz. Yüce Allah’ın bu cennet vatanı her türlü beladan ve musibetten korumasını niyaz ederiz.
Bu cenderenin ortasında vakfımızın da yakından takip ettiği yükseköğretim kurumlarına yön veren önemli kurumlardan olan Yükseköğretim Kurulu Başkanlığında önemli bir devir teslim töreni gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanımız tarafından Yükseköğretim kurulu Başkanlığına atanan Marmara Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Erol Özvar’a yeni görevinde başarılar diler, eski Yükseköğretim kurulu başkanı Sayın Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç’a sağlık ve başarı dileklerimizi iletiyoruz.
Günden güne gelişme kaydeden yükseköğretim kurumlarımızda yeni başkanımızı bekleyen birçok sorun olduğunu görüyoruz. Hiç kuşkusuz, bu sorunlar sistematik bir biçimde tespit edilip çözümler geliştirilecektir. Ancak bu çözümlerle birlikte Yükseköğretim kurulu sisteminin de yeniden yapılandırmaya ihtiyacı olabileceği öngörülmektedir. Unutulmamalıdır ki eğitim; bir ülkenin siyasi, ekonomik ve kültürel altyapısını oluşturmaktadır; gelişim düzeyinin temel göstergesidir. Eğitim sistemi kusurlu ve işlevsiz olan ülkelerde yeterli gelişme kaydetmek imkansızdır. Dolayısıyla, uluslararası rekabet gücünden bahsetmek de mümkün olmayacaktır.
Bununla birlikte Türkiye’de yeni kurulan üniversitelerin nitelik ve nicelik olarak kapasite artırımında rakiplerinin gerisinde kaldıkları, alan uzmanı akademik personel temininde bir takım güçlüklerle karşılaştıkları, doğal olarak bölüm açılışı ve öğrenci kontenjanı ediniminde geç kaldıkları ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından yeterince rehberlik hizmeti alamadıkları yönünde serzenişler dile getirilmektedir. Üniversitelerimizdeki üniversitelere kronolojik olarak baktığımızda bu haykırışın, fiili durumla örtüştüğü gerçeğiyle karşılaşmaktayız.
Uluslararası öğrencilerin ülkemizde yükseköğretime geçiş sürecinde çeşitli zafiyetler, informal gruplar ve umut tacirleri boy göstermeye başlamış olup; bu gibi kişiler adayların hayallerini ipotek altına almaya teşebbüs etmektedir. Dünyanın önde gelen üniversitelerinde, yükseköğretime geçiş sürecinde yabancı uyruklu öğrencilere yönelik formal ve sistematik bir aracılık ve danışmanlık hizmet mekanizması işletilmektedir. Yürütülen bu sürecin çerçevesi ve kuralları yine ilgili kurumlar tarafından önceden belirlemiş olup; adeta oyun, kurallarına göre oynanmaktadır.
Diğer taraftan uluslararası öğrenci politikaları konusunda geçtiğimiz yıldan bu yana üniversitelerin harç ücretlerinde ciddi bir artış olduğu görülmektedir. Bu ücretler neredeyse vakıf üniversitesi ücretleriyle yarışır hale gelmiştir. Benzer ülkelerde uluslararası öğrencilere uygulanan harç ücretleri ya asgari düzeyde tutulmaktadır ya da tamamen ücretsizdir. Halbuki, hedefimiz eğitimde bir dünya markası olmak, uluslararası arenada söz sahibi ülkeler arasına girmek ve stratejik bir konumda bulunmaksa harç ücretleri ve uluslararası öğrenci politikalarında düzenlemeler yapmak elzemdir. Bizim hedefimiz uluslararası öğrencilerin Türkiye’de eğitim almasını sağlayarak Türkiye’nin diplomatik ve stratejik olarak güçlü konumda olmasını sağlamaktır.
Misafir öğrencilerle ilgili bir başka konu da yabancı öğrenci yerleştirme sürecidir. Hiçbir şekilde adalet ve liyakat gözetmeksizin puan şartı bile aranmadan bazı kişiler ve şirketler tarafından bu alan rant haline getirilerek yabancı öğrenci yerleştirme konusunda ciddi bir karmaşa ortaya çıkarmıştır. Bu durum, ciddi sorun ve sıkıntıları beraberinde getirmiştir. Yabancı öğrencilere çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından müdahale edildiğini ve sosyal medyaya baktığımızda özellikle İstanbul’da bazı şirketler tarafından nasıl yerleştirildiğini alenen ilan ettiklerini görüyoruz. Bu olanlar sadece bizi değil ülkesini seven Türkiye için çalışan Türkiye’de yükseköğretime emek veren herkesi içten yaralamaktadır. Bu sorunlar konusunda elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu ve yeni başkanımızla birlikte bu yazdıklarımızın dikkate alınıp sistematik bir şekilde çözümler üreterek nihayete erdirileceğine inanıyoruz. Türk yükseköğretim kalitesinin hiçbir suretle zayıflamaması ve zarar görmemesi için durmadan çalışmak en büyük hedefimizdir.
Yükseköğretim kurulu’ün yeni Başkanlığı döneminde Yükseköğretim Kalite Kurulu ve Yükseköğretim Denetleme Kurulunun daha etkin, yapıcı ve efektif çalışacağına inanıyoruz. Sektörün yapıcı eleştiri ve yönlendirmelere ihtiyacının olduğu, tüm tarafların etkin katılım ve temsil imkânı elde edeceği, danışan, tartışan ve ortak akla ulaşan bir düşünce yapısının oluşmasını temenni ediyoruz. Özellikle öngörülemeyen aksaklıklar karşısında tabiri caizse “topu taca atan” değil, soruna bizzat eğilen, aktif iletişim kanalları kuran ve hızlı çözümleyen bir anlayışla hareket edilmesini istiyoruz. Bu süreçte öğrencilerin ve akademisyenlerin nabzını tutan sivil toplum kuruluşlarının aktif görev üstlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bizler insanların hayatlarına dokunan teşekküller olarak; bu tabloyu elbirliğiyle oluşturacağımız güce, insan kaynağına ve imkânlara sahip olduğumuzu biliyoruz
Son olarak, Darülfünun dergisi yükseköğretimi konu eden basılı ve süreli tek dergidir. Yükseköğretim ile ilgili konuları yapıcı bir eleştiri ile ele alabileceğimiz, yeni fikirler üzerine beyin fırtınası yapabileceğimiz bir platformda bir araya gelmeyi çok istemekteyiz. Amacımız, hem yükseköğretimde kaliteyi artırmaya katkı sağlamak, hem de Türk yükseköğretimini dünyaya tanıtmaktır. 2021 yılı içerisinde sorunlar ve çözüm önerilerini görüşebileceğimiz bir çalıştay ile konu uzmanları ve paydaşları ile bir araya gelmeyi ummaktayız. Yükseköğretimde Uluslararasılaşma ve Geliştirme Vakfı (YUGEV) olarak biz yolumuza devam edeceğiz ve tüm çalışmalarımızı bilime hizmet için yapacağız.
Saygılarımla.
Gıyaseddin HAZNEVİ
Yönetim Kurulu Başkanı